Sonra
Cesare Pavese
İtalya, 1908
Boylu boyunca uzanıyor tepe ve yağmur sessizce ıslatıyor onu.
Evlerin üzerine yağıyor yağmur; dar pencereyi
daha diri, daha çıplak bir yeşil kapladı.
sevgilim, benimle uzanmıştı:pencere
boştu, kimse bakmıyordu, çırılçıplsktık.
Gizli bir bedeni bu saatte sokakta yürüyor
kendi adımıyla, ancak ritmi daha yumuşak; o adım gibi iniyor
yağmur, hafif ve bitkin.
Sevgilim, ıslak ve uykulu çıplak tepeyi
görmüyor: yoldan geçiyor
ve rastladığı insanları bilmiyor.
Akşama doğru sis bulutları geçiyor tepeden,
pencere, onun soluğunu da alıyor içeri. Sokak
bomboş bu saatte; yalnız tepenin,
en karanlık bedende uzak bir yaşamı var.
İki bedenin ıslaklığında, bitkin
uzanıyorduk, birbirimize sarılmış uyuyorduk.
Daha tatlı bir akşam, ılık güneşle,
canlı renklerle, sokak güzel olurdu.
Sokaktan geçmek bir zevk.. bedenden,
ama tümüyle çevreye sızmış bir anının tadını çıkararak.
Ağaçlıklı yolların yapraklarında, kadınlaın tasasız
yürüyüşünde,
her insanın sesinde, iki bedenin unuttuğu,
ama yine de mucize olan yaşamdan bir parça var.
Ve bir yolun sonunda evler arasında
tepeyi keşfetmek, ona bakmak ve düşünmek,
sevgilinin de ona baktığını dar bencereden.
Karanlığa bürünmüş ıslak bir tepe
ve yağmur fısıltısı. Kendisiyle
tatlı bedeni ve gülüşü götüren sevgili yok.
Ama yarın safağın yıkadığı gökte
sevgili yola çıkacak, hafif adımıyla.
İstersek, karşılaşabiliriz...
Çev. Kemal Atakay