Altın Çağ MisyonuDOSTLAR PLANI (Celse 23. 5. 1957): “Bir ismin benim için değeri yoktur, bu konuda ısrar etmeyin! İlerde benim realitem sizin bugünkü anlayışınızdan farklı olacağı için beni bir isimle çağırmanız birtakım sakıncalar doğurabilir.” (Sayfa:

DOSTLAR PLANI (Celse 23. 5. 1957): “Bizim durumumuz dünya diliyle ifade edilemeyecek kadar aşkın bir durumdur. Bu yüzden medyumun sarsıntılarını doğal karşılamanız gerekir.” (Sayfa:

DOSTLAR PLANI (Celse 30. 5. 1957): “Kimi sorularınıza yanıt veremeyeceğim. Nedeniyse şudur: Kendi bilgi ve çalışmalarınızla halledebileceğiniz soruları bize sormamalısınız. Şunu da unutmayın ki, bizler açtığınız zaman bilgi veren bir kitap değiliz! Kapasitenizin üstünde bir soru sorduğunuz zaman istediğiniz bilgiyi doğrudan vermek yerine, o bilgiyi size kazandıracak kapıları açmanız için gerekli anahtarları vereceğiz. Bu yüzden kapasitenizin üstündeki soruların yanıtlarını bizden beklemeyin, bunu dostane ve içten bir uyarı olarak kabul edin.” (Sayfa: 8-9)
DOSTLAR PLANI (Celse 10. 6. 1957): “İlerde benden, benim planımdan ya da benim üstümdeki planlardan bilgiler almanız olasıdır. Bu bilgileri belki de yepyeni, şimdiye kadar hiç kullanmadığınız, uygulamadığınız usullerle anlayabileceksiniz. Burada o günler özlemle bekleniyor, yeter ki o günlere layık olun!” (Sayfa: 9)
DOSTLAR PLANI (Celse 2. 8. 1957): “Elbette haberiniz yok, fakat sizi yakından izleyen planlar var, her zamankinden daha fazla izleniyorsunuz. Şu anda fırtınadan önceki sessizliği yaşıyorsunuz, bir hamle yaparak ataletten sıyrılmanız isteniyor. İşte onu bir yapabilseniz, ah bir yapabilseniz! Elinizin altındaki bilgi hazinesinin kapılarını bir açabilseniz, hayal gücünüzün bile üstünde nur ve ışık denizlerine kavuşacaksınız. Bunları söylemenin zamanı gelmiş de geçmiştir bile! Artık uyanmanızı bekliyoruz. Ah siz dünyalılar büyük olanaklarınızı kullanmayı bir öğrenebilseniz! O olanakların sizi geçmişte yaşamış insanlara oranla ne kadar yücelere, aklınızın ve hayalinizin alamayacağı kadar yüksek ideallere kavuşturacağını bir bilseniz! Biz bu olanakları kullanamadığınız için esef duyuyoruz. Realite değişiklikleri yaşayacağınız bu dönüm noktasında oldukça dikkatli ve uyanık olunuz, aksi takdirde sizi nurlandıracak o kaynak aniden kuruyuverir!” (Sayfa: 9-10)
DOSTLAR PLANI (Celse 9. 8. 1957): “Dostlarım, yüksek titreşimlere uyum sağladığınız zaman dünya yaşamının sizin için giderek kolaylaştığını göreceksiniz. Dünyanın zorlukları ve uğraşıları yüksek gerçeklere ulaşmanıza engel olmamalı, engel olması için bir neden de yok. Söylediklerimi iyice düşünüp verilen mesajları dikkatle okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sizde bir hamle özlemi ve kudreti olmasaydı planım ve ben sizlerle ilişki kurmak üzere görevlendirilmezdik. Üst Plan yeteneklerinizi dakik olarak tartabilecek kudrettedir, biz buraya boşuna gelmedik! Şu andaki yeteneklerinizi iyi kullanmanız ve geliştirmeniz gerekir. Çalışmalarınıza yeni bir yön vererek insanlığa bilgi saçan bir odak olmalısınız!” (Sayfa: 11)
DOSTLAR PLANI (Celse 1. 4. 1958): “Görüyorum ki arkadaşlar sürekli bilgi almak isteğindeler. Bu istek oldukça doğal ve iyi bir şey, fakat bilgi ne üste giyilip sonradan çıkarılan bir elbise, ne de hiç çıkarmamak üzere takılan bir mücevherdir. Her 2 yol da insanı çıkmaza götürür. Bilgi bir bütündür. Bilginin özüne nüfuz edemediğiniz için onu parçalara ayırıyor, sonra da parçaları birbirinden ayrıymış gibi yorumluyorsunuz. Bilgi nedir? Bilgi, bulunduğunuz maddi plandaki olayları kudretiniz oranında incelemek, ruhsal açıdan değerlendirmek, kendinizin ve başkalarının evrimi için bir basamak olarak kullanmaktır. Onlara bir ideal gibi bağlanmamalısınız. Gerçek bilgi olaylardan kaçmak, deneyimlerden sıyrılmak değildir, körü körüne bağlanılan idealler hiç değildir! Eğer aranızda olaylardan kaçıp kurtulmayı, nefse hizmet eden pasif bir yaşam sürmeyi mutluluk sanan gafiller varsa onları uyarmalı, yanlış yolda olduklarını söylemelisiniz. Öte yandan maddeyi kendine ideal edinen, ufkunda maddi mabuttan başka şey bulunmayanlar korkunç bir uçurumun kenarında olduklarını unutmamalıdırlar. Evet biliyorum, yaşam sizin için çok çetin ve dayanılması ağır bir yük. Çoğu kere isyan ediyor, hakkınız olan huzur ve mutluluğa ne zaman kavuşacağınız konusunda kuşkuya düşüyorsunuz, çünkü insansınız! Yaşamınızdaki güçlükleri yenmenin yolu bilginizi artırmaktır. Özellikle dışardan gelen bilgileri kişisel süzgecinizden geçirerek kendinize mal etmelisiniz. Bunu da içinizden gelen parıltıyla sağlayabilirsiniz. Vicdanınızın sesini, yaşadığınız dünyanın en büyük realitesi olarak kabul etmelisiniz. Bunu yaptığınızda en büyük bilgiyi elde etmiş olursunuz.” (Sayfa: 17-18)
DOSTLAR PLANI (Celse 9. 4. 1958): “Bilgi, insanı bir realiteden diğerine geçiren araçtır. Henüz dünya realitesinde olan sizler için en yüksek bilgi, sizi bu realiteden bir kademe öteye taşıyacak olan bilgidir. Cehaletiniz yüzünden kaderin ağlarıyla maddi dünyaya sımsıkı bağlanmış durumdasınız, bu bağlardan kurtulmak için bilginizi artırmak zorundasınız. Dünya realitesinden bir üst realiteye geçmek sandığınız kadar kolay değildir. İnsanlar daha emekleme aşamasında oldukları için karşılaştıkları zorluklar ve zahmetli yaşam şartları onları ya kör bir kaderciliğe ya da dünyaya küsmeye sevk etmektedir. Bazıları da günümüzde sıkça görüldüğü gibi inkarcı bir materyalizme saplanıp kalmıştır. Bilimsel ve teknik alanda kaydettiğiniz gelişmeye rağmen manevi alanda yaya kalmanız bizleri çok üzüyor. Evet, günümüz şartlarında toplu bir kurtuluşun mümkün olmadığını biz de biliyoruz. Fakat karanlık dünyanızdan birtakım ümit pırıltılarının Yukarı yansıması sizi sevenleri biraz olsun teselli etmektedir.” (Sayfa: 18-19)
DOSTLAR PLANI (Celse 15. 4. 1958): “Sizler, içinde yaşadığınız realiteler öyle gerektirdiği için dünya planında enkarne oldunuz. Bu planın bir kademe üstüne çıkabilmek için dünyada çeşitli olaylarla karşılaşmak ve onları değerlendirmek zorundasınız. Aslında evrim çok yavaş, adım adım ilerler. Başı yukarda olmak elbette iyi bir şey, fakat ayaklarınızı sağlam bir yere basmanız koşuluyla. Hepiniz üstün bir evrim düzeyinde bulunmakla birlikte, sizden epey aşağıdaki insanlarla aynı dünyanın deneyimlerini paylaşıyor, bazen zahmet ve eziyetlere katlanıyorsunuz. Peki neden? Bazen şöyle dediğinizden eminim. “Ben bir üst realiteye ulaşmış insanım, benim yerim göklerde. Bu rezil dünyada ne işim var, neden bu basit ve sıkıcı işleri yapmak zorundayım? ” İşte bu yüzden insanlar ezelden beri gerçek evrimde ortalama yolu bulamamışlardır. Ya üstün realiteleri inkar edip dünyanın batağına gömülmüşler ya da dünyadaki görevlerini küçümseyip kendilerini dünyaya bağlayan nedenlerin kökünü kazımaya çalışmışlardır. Peki bu yollar insanlığın kurtuluşunu sağlamış mıdır? İyice düşünüp taşındığınızda insanlığın amacının bu çıkmaz yollardan kurtulmak olduğunu göreceksiniz. Kurtulabilirler de! O zaman insanlık büyük bir hızla aşamaları kat edecektir. Eğer her şeyden elini eteğini çekerek tam bir pasiflik içinde Tanrı'ya yönelmek İlahi İradenin istediği bir şey olsaydı, o büyük Yaratıcı sonsuz sayıdaki âlemleri yaratma gereğini duyar mıydı? Sizler bir yerlerde son bulacak bir yolun değil, sonu gelmeyecek bir yolculuğun bitmez tükenmez görüntülerini seyretmekle yükümlü yolcularısınız!” (Sayfa: 20-21)
DOSTLAR PLANI (Celse 15. 4. 1958): “Kimi davranışlarınızla vicdan ölçülerinizin çelişmesi gerçekten nazik bir sorundur. Öyle çelişki dolu bir dünyada yaşıyorsunuz ki, her an vicdan ölçülerinize ters düşen birtakım olaylar sizi üzüyor, incitiyor. Unutmayın ki dünyanız çoğunluğu evren sürgünü olan varlıkların meskenidir, bu gezegen daha yeteri kadar yükselmiş değil! Çevrenizdeki haksızlıklar cesaretinizi kırmasın, her şeye rağmen iyi ve dürüst olmaya gayret edin. Bugün için dünyayı tamamen düzeltmek elinizde değil, onun düzelebilmesi için daha çok uzun bir zamana ihtiyaç var. Çevrenizdeki insanlara biraz da olsa yardım etmek istiyorsanız, her şeye rağmen yaşama azminizi korumalı ve insanlara örnek olmalısınız. Örnek olmak çoğu zaman öğüt vermekten daha iyidir. Soyluluk ve yüceliğiniz, insanları gerçeğe yönlendiren önemli araçlardır.” (Sayfa: 21-22)
DOSTLAR PLANI (Celse 15. 4. 1958): “Vicdan, içinde bulunduğunuz madde planının bir yansıma aracı değildir, yani içinde yaşadığınız fizikoşimik âlemde vicdan diye bir şey olamaz. Vicdan, Ruhsal Plandan gelen bilgilerin bir yankısıdır, yansıma yeridir. Dünyada aklınız ya da mantığınız neyse, öteki âlemde aynı işlevi vicdanınız görmektedir. Akıllı ve olgun insan, aklı kadar ve ondan daha fazla vicdanının emirlerine uyan insandır. Dünya planının yansıması akıldır, Ruhsal Planın yansımasıysa vicdandır. İnsanın kaderi “2 El” ile yaşamdır. 1. El, Ruhsal Planın yansıması olan vicdandır. 2. El, dünya planının yansıması olan akıldır. 2 El yaşamı, vicdan ve akılla yaşamaktır, yani ruhsal ve dünyasal planı aynı anda yaşamaktır.” (Sayfa: 22)
DOSTLAR PLANI (Celse 14. 10. 1958): “Unutmayınız ki evrim aşamaları hiç umulmadık bir zamanda ve ani olarak meydana gelir. Bu cümledeki “ani” kelimesi görünüştedir. Evrim aşaması kademe kademe, bazen santim santim ilerler, bu bir gerçektir. Evrimin adım adım olması zorunludur. Önceden atılmış adımın sonucu, belirli bir periyodu atlattıktan sonra alınır. İşte size ani gibi görünen olaylar böyle meydana gelir, her şeyin zamanı vardır, her şey zamanında olur. Devrimler, bilimsel buluşlar ya da büyük fikir değişiklikleri, bunların hepsi insanların ümitsiz olduğu zamanlarda gerçekleşmiş ve toplumların yeni atılımlar yapmasını sağlamıştır. Esas olan kitlelerin ne düşündüğü değil, o kitlelere yön verecek az sayıdaki seçkin varlığın tutumudur. Az sayıdaki bu seçkin varlıklar alabilecek kapasiteye gelince bilgiyi alacak, zaman ve zemin uygun olduğunda çevreye yayacaklardır. Bu da çok uzun sürmeyecektir.” (Sayfa: 23)
DOSTLAR PLANI (Celse 28. 10. 1958): “Evrim, insanın ruh melekelerinin, yani manevi kişiliğinin gelişimi demektir. Amaç melekelerin teker teker gelişmesi değil, melekelerin meydana getirdiği melodinin uyum içinde olmasıdır. Eğer amaç tüm ruhsal melekelerinizin dünyada gelişmesi olsaydı, ebediyen dünya bedenine mahkum olmanız gerekirdi. Oysa dünya realitesini tamamlamak için tüm ruhsal melekelerinizin gelişmiş olması gerekmiyor. Onların bir kısmı dünya realitesini tamamladıktan sonra da eksik kalır, o eksikliği siz göremezsiniz. Evrendeki tüm evriminizi sadece dünyada tamamlayacak değilsiniz, evrim evrenseldir. Bunu bilmiyorsanız hala eskilerin düşüncelerinden ileri gidememişsiniz demektir. Yeryüzünde sağlanacak gelişim son derece değerli olmakla birlikte, belirli bir bilgi düzeyini aşmış insan için anlamını yitirir. Bunun idrakine ancak maddi kalıbınızı (bedeni) terk ettiğinizde varacaksınız. İlerlemiş ruhlar için irade özgürlüğü, karanlığın perdesini yırtarak evrende bir kudret halini almaya başlamıştır. Eğer varlığın özgür iradesini kullanarak dünyadan alacak başka şeyi kalmamışsa evrim serüvenine başka âlemlerde de devam edebilir, bu ilerlemiş bir varlığın iktidarı içindedir. Ruhun dünyadan edinmesi gereken birikimi o kadar kalıplaştırmayın, artık o varlık dünyanın küf kokan sınıfını terk edecek ve evrenin daha mükemmel laboratuarlarında uygulamalara girişecektir. Bir üst aşamaya geçişi her varlık önce sezgi halinde duyar ve sonunda öyle bir an gelir ki bu sezgiler gerçeğin parlak ışığı şeklinde gerçekleşir. Melekelerin gelişimi sonraki yaşamlarda da varlığa yansır. Fakat genel anlamda yaşamı ele alırsak bu bir yansıma değil, ancak bir aşamadır.” (Sayfa: 25-26)
DOSTLAR PLANI (Celse 4. 11. 1958): “Bireylerin kaderiyle toplumun kaderi arasında esaslı farklar vardır. Bununla birlikte birey ve toplumun kaderinin birleştiği bir sürü ortak nokta da vardır. Burada toplumun bireyler üstündeki etkisi söz konusudur. Toplumun evrimi, bireyin evrimine oranla daha karmaşık bir işlemdir. Oysa bireyin evrimi kimi belirli kurallara göre gerçekleşir.” (Sayfa: 26)
DOSTLAR PLANI (Celse 4. 11. 1958): “Kişinin vicdanının kabul etmediği bir eylem, örneğin yurt savunmasında insan öldürmek son derece nazik bir konudur. Elbette bu durumla karşılaşan kişi büyük bir deneyim geçirmektedir. Böylesi durumlar ender olup herkesin başına gelmez. Allah bereket versin ki öyle demek gerek, aksi takdirde herkesin evrimi çok çetin olurdu. Böyle bir durumla karşılaşan insan Yukarıdan yardım görmektedir, çekeceği maddi sıkıntı ve acı manevi yönden olgunlaşmasını sağlar. Sıkıntı ve ıstıraplara örnek olarak büyük düşünce adamları, bilginler, mucitler ve peygamberler gösterilebilir. Söz konusu varlık büyük bir evrim hamlesi yapmak üzeredir.” (Sayfa: 26-27)